Öğrenmenin gerçekleşmesi için nörolojik 4 temel işlevin koordinasyon içinde çalışması gerekmektedir. Bu işlevler bir ya da bir kaçında sorun yaşandığında öğrenme becerileri olumsuz olarak etkilenmektedir.
Bu işlevlerden ilki olan giriş; duyu organlarından gelen bilgi/uyaranın beynimize iletilmesidir. Bu aşamada öğrenme güçlükleri nedeniyle görsel ya da işitsel algı alanında yaşanan sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin yazıda ya da okumada harflerin ters algılanması (b ile d harfinin karışması gibi), öğretmenin verdiği sözlü açıklamanın bir kısmını uygulayabilmesi (kitabınızı açıp, 12. sayfayı okuyun yönergesinin sadece ilk bölümünü algılayıp yapmak gibi) bu alandaki sorundan kaynaklanabilir.
İkinci aşama ise işlem sürecidir. Bu süreçte beyine iletilen uyaran/bilgi değerlendirilir, anlamlandırılır ve kaydedilir. Bu süreçte sıralama, soyut düşünme ve planlama-organizasyon becerilerine ihtiyaç vardır. Bu süreçteki bir sorun çocuğun işleri sıraya dizme, planlama ve organizasyon alanlarında problem yaşamasına neden olabilir. Örneğin günü planlamak, çanta-masa organizasyonu sağlamak, ders çalışmak için gerekli planlamayı ve düzenlemeyi yapmaktaki zorluklar bu alandaki problemden kaynaklanabilir.
Üçüncü aşama olan bellek, bilginin depolanması ve gerektiğinde kullanılmak üzere hatırlanmasını sağlar. Öğrenme güçlüklerinde bu aşamada sorun yaşayan bireyler öğrendikleri bilgiyi kısa süreli ya da uzun süreli hafızaya uygun olarak kaydedilmediği için bilgiyi hatırlamakta zorlanabilirler (örn: evde çok iyi çalıştıkları konuyu sınavda hatırlayamamak ya da çarpım tablosunu ezberlemekte zorlanmak gibi)
Dördüncü aşama ise çıktı olarak tanımlanır. Bu aşamada ise bilgi ya da uyaran bilişsel süreçlerin sonunda yazı, hareket, okuma, çizim olarak ortaya çıkar. Öğrenme güçlüklerinde bu alandaki sorunlar okuma-yazmada hata ya da sakarlık olarak kendilerini gösterebilirler.
Bilişsel öğrenme süreçlerindeki sorunlar farklı öğrenme alanlarında farklı sorunlar olarak ortaya çıkabilir. Öğrenme güçlüklerinin belirtileri bu nedenle her bireyde farklılık gösterebilir. Özellikle de yaşanılan sorunun şiddetine ve etkilediği öğrenme alanlarının işlevlerine göre belirtiler de değişebilir. Genel olarak en sık karşılaşılan belirtileri sıralamak gerekirse aşağıdaki semptomlar öğrenme güçlükleri yaşayan çocuklarda gözlemlenebilir.
- Okuma-yazmayı yaşıtlarından daha sonra öğrenebilirler. Özellikle ses-sembol olarak birbirine benzeyen örneğin b-d, k-t, s-z gibi harfleri karıştırırlar.
- Aritmetik sembolleri karıştırırlar. (+ yerine – yazmak, + işaretini x olarak algılamak gibi)
- Okurken ve yazarken harf, hece atlar ya da harf eklerler. Ters okur veya yazarlar (ev yerine ve çok yerine koç gibi). Okurken satır kaybedebilirler.
- Bilişsel çaba gerektiren işlerde isteksiz olurlar, dikkatlerini toplamakta zorlanırlar.
- Unutkan ve dalgın olabilirler. Zamanı verimli kullanamazlar. Sınıf arkadaşlarının 30 dakikada tamamladığı ev ödevi 2 saate kadar uzayabilir.
- Yazıları okunaksız olabilir, yazarken çok çaba harcayıp çabuk yorulabilirler. Kompozisyon yazmak gibi yazılı anlatımlardan kaçınırlar.
- Yaşıtlarına göre okuma hızları yavaştır. Bilgileri ya da yazılı sorularını eksik okuyabilirler.
- Çanta ve masalarını toplamakta, organizasyonu sağlamakta zorlanırlar. Eşya-oda düzeninde sorun yaşarlar.
- Çarpım tablosunu öğrenmekte zorlanırlar. Bazı harfleri karıştırdıkları gibi bazı rakamları da karıştırır ya da ters yazarlar.
- Okuduklarını anlamakta ve anlatmakta zorlanırlar. Ayrıca kendi duygu ve düşüncelerini anlatmak ve ifade etmekte zorlanabilirler.
- Dikkat konsantrasyonları kısa sürelidir. Kolay sıkılırlar, bu nedenle tek başına çalışmak yerine birinin gözetiminde çalışmaya ihtiyaç duyabilirler.
- Zaman (saat-gün-aylar) ve yön (sağ-sol-doğu-batı) kavramlarını öğrenmede zorlanabilirler.
- Motor koordinasyon becerilerinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle sakar olabilirler.
Öğrenme güçlüğü olan her çocuk bu sorunların hepsini bir arada ya da aynı derecede yaşamayabilir. Ancak sorunun doğru tanımlanması ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenmesi önemlidir. Yaşanılan sorunlar ne kadar erken tanımlanıp, uygun uzman yardımıyla okul, aile ve çocuğun gereken desteği alması sağlanırsa sorunların çözümü o kadar kolaylaşacaktır.
Öğrenme güçlüklerinin etkileri
Öğrenme güçlüğü birincil olarak akademik alanları etkiler gibi görünse de aslında çocuğun duygusal gelişimi üzerindeki etkileri de oldukça fazladır. Öncelikle okulun ilk yıllarından başlayarak başarısızlık kavramıyla tanışan ve mücadele etmek zorunda kalan çocuklar bu durumdan olumsuz olarak etkilenmektedir. Arkadaşlarının kolayca çözebildikleri matematik problemini yanlış yapmak, çarpım tablosunu birçok kez ezberlemesine rağmen sürekli unutmak, sınıfta en yavaş okuyan çocuk olmak, çocuğun yetersizlik hissetmesine neden olmaktadır.
Okulda ve günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz deneyimler benlik algılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların aileleri ve öğretmenleri genellikle onların “yapamadıklarına” ve “beceremediklerine” odaklanmışlardır. Sıklıkla olumsuz uyarı alırlar. Bu tutum da çocuğun kendine ilişkin olumsuz düşüncelerinin pekişmesine neden olur.
Organize olmakta güçlük yaşıyor olmaları ve yeterli ders çalışma becerisi geliştirememiş olmaları ders çalışmayı bir kabusa dönüştürebilir ve bu da derslere ve okula karşı ciddi motivasyon kayıplarına neden olabilir. Bu noktada okula gitmek istememe, okumaya karşı isteksiz olma, okul arkadaşlarıyla sosyal ilişki kurmakta ve sürdürmekte güçlük, agresyon eğilimi gibi sonuçlar ortaya çıkabilir.